Cemal Can Canseven’den Seren Serengil’e yanıt! ‘Demek ki kendimi tanıtmam gerekiyor’

Cemal Can Canseven “En çok neye şaşırdın?” sorusuna, “Seren Serengil’in bir sabah programı var, ben izliyorum. Bircan Bali, benim hakkımda bir şeyler yapıyor, çok tatlı bir çocuk diye bahsediyor. Seren Serengil “Ben Cemal Can’ı tanımıyorum.” dedi. Sonra baktım ki Seren Serengil beni İnstagram’dan takip ediyormuş. Ama tanımıyorum dedi. Ben de geri döndüm ona ama hala tanışmıyoruz. Demek ki kendimi tanıtmam gerekiyor” dedi.

Dizide oynamak, oyuncu olmak yarışmadan sonra sana ne kattı?

Şu an bir şey katmadı, adaptasyon sürecinde gibiyim. Zaten 1 ay sonra da bu bitecek. Bence değerini bittikten sonra anlayacağım. Çünkü işler bittikten sonra değeri anlaşılıyor. Onun üzerinden biraz zaman geçmesi lazım.

Keyifli mi? Zorluğu var mı?

Çok keyifli. Bu zorlu dönemde ve zor şartlar altında 12 saat çekim yapıyoruz. Bu durumun verdiği bir zorluk var. Onun dışında hiçbir zorluğu yok.

Yarışmada gergin bir ortam vardı. Orada gerekli olan bazı şartlar vardı ve ayak uydurdun. Oyunculuktaki haline bakıldığında da her ortama ayak uydurabiliyorsun. Bulunduğu ortamdaki kişileri de yükselten ve onlara enerji katıp iyileştiren bir Cemal Can var. Bulunduğum ortamı neşelendirmem gerekiyor ki o işe çok güzel bir verim sağlayabileyim. Neşelendiremediğim bir ortam olursa ben o ortamda iyi iş yapamam. Bu Sörvayvır‘da da öyle oldu. Ben orada eğlendim ve eğlencemin karşılığını kat kat aldım. Burada da set ortamında eğleniyorum; yönetmenimle, reji ekibimle, kameramanımla, sesçim ile. Kısacası herkesle eğleniyorum ve ortaya çok güzel bir iş çıkıyor.

Aslında bütün herkesin konuştuğu bir isimsin. Nasıl koruyabiliyorsun? Nasıl izole olabiliyorsun? Ben bu duruma şaşırmıyorum çünkü bu hep böyleydi. İlkokul döneminde de bu böyleydi, lisedeyken de. İlkokul hocam annemi çağırıp “Bıktım artık bu çocuktan. Herkes onunla arkadaş olmak istiyor, paylaşılamıyor.” dedi. Benim şu ana kadar arkadaşlarımla yaşadığım problemim arkadaşlarımın arasında tercih yapmam oldu. Problem hep buradan çıktı. Ayşe’yi mi seçeyim Fatma’yı mı seçeyim? Ahmet’e gitsem Mehmet kızıyor. Paylaşılamayan çocuk oldum. Ama bu ukalaca bir şey değil yani ukalaca söylemiyorum bunu.

Sır tutabiliyor musun?

Evet, sır tutarım. Bir arkadaşımın sırrını diğer arkadaşıma vermem. Bence arkadaşlıkların böyle olması gerekiyor. Şu anki düzende kurulan arkadaşlıklar çok feyk. Her şey kamera önünde. Bir arkadaşımla buluştuğum zaman illa o kameranın ekranına duygularımızı geçirmemiz şart değil. Herkesin bir özel alanı, güvenli alanı olması lazım. Bence onun içinde yürütülen arkadaşlıklar daha verimli oluyor. Daha sağlam ilerliyor.

Yarışmadan sonra ne oldu? Ne yaptın? Yarışmadan sonra hiçbir şey olmadı. Her şey aynı. Normal hayatım nasıl devam ediyorsa öyle devam ediyor. Sadece yarışmaya gitmeden önce 10 kişiden 1’i tanıyorsa şimdi 10 kişiden 9’u tanıyor. Ama bu “Hepsi beni tanıyor.” şeklinde değil. Herkes tanıyor ama herkese kendimi öyle yansıtabilmişim. Ne mutlu bana. Beni gördüklerinde “Cemal Can, nasılsın? Benim kız seni çok seviyor.” diyor. Hemen ara kızını bir konuşalım diye karşılık veriyorum. Bu algıyı vermem ve kendi benliğimi düzgün tanıtmam enerji vermemden kaynaklı. Ben bunu düşünüyorum. Ne kadar çok dışarıya güzel enerji verirsem karşılığını daha güzel bir şekilde alıyorum.

Başını yastığa koyduğun zaman hiç kal gelmiyor mu?

Kal geldiği zaman onu da kendi metotlarım ile evde yalnız kalarak gideriyorum. Kendi başıma kaldığım zaman kendi kendime yaptığım bazı ritüeller var. Uzun süredir beni takip eden insanlar bunun bazılarını bilir. Mesela kulaklığımı takıp 5 km yürüyüş yapsam resetlenmiş bir insana dönüşüyorum. Müzikle işliyorum ben. Yaradılışım gereği bir müzik, bir dans, bir ritim, dinlemeye ihtiyacım var. Asla bir şeyi saatlerce oturup okuyamam ya da izleyemem. Bunu erken yaşta fark etmem, ruhsal durumumu iyileştirmem de bana çok fayda sağladı.

O zaman doğru proje ile buluştun. Kesinlikle doğru proje buydu. Çünkü ben bunun sinyalini hep veriyordum. Kendi kendime evrene bunun sinyalini o kadar fazla verdim ki bu tarz bir şey olacağını hep hayal ediyordum. Şu anda hayalimi yaşıyorum zaten.

Geçmişinde kırgınlık var mı?

Hiç yok. Ben açık defter bırakmam. Kötü bir şekilde kapansa da bir şekilde kapanır. Ama bendeki ikili diyaloglu ilişkiler kötü kapanmaz. Öyle çok kırgınlığım yok.

Kendini çok iyi anlatan birisin. Anlatamadığın bir şey oldu mu?

Anlatamadığım şey şu şekilde olmuştur; eğer anlatsam karşı tarafın çok kırılacağı bir mevzu olduğu için genelde sesimi çıkarmamışımdır. Kinci bir insan değilim. Bazı insanlar olur bedelini ödetme bakış açısı ile bakarlar bazı sorunlara. Ben de biraz umursamazlıkta var. Umursamaz tavrım umarım böyle devam eder. Bana dengeyi sağlayan bir etken oluyor.

Sen iyi bir sinema veya dizi izleyicisi olsan bu projeyi izler miydin?

Evet, izlerdim. Gayet nötr bir şekilde konuşacağım. Türkiye’de dizi anlamında ilk yapılan müzikal bir iş. Gerçekten belki yüz binlerce bütçe harcanmış bir iş. Sadece 1 dakikalık içinde olduğum için biliyorum ama dışarıdan da bakınca belli oluyor. Mesela 30 saniyelik bir dans sahnesi için arkada bir sanatçının 3-4 günde çektiği klip ışıkları, set ekipmanı kullanılıyor. Bu da bence dizide gayet belli oluyor. Türkiye’de muadili olmayacak bir iş yapılıyor. Acun Ilıcalı gibi bir medya devinin Aleyna ve benim üstüme diziyi dikmesi gerçekten bizim için çok değerli bir şey. Aleyna ile bunu sürekli konuşuyoruz. Acun Ilıcalı gibi bir medya devi, Aleyna Tilki ve Cemal Can olarak bize müzikal bir dizi yaptı. Çok değerli bir şey ve bunun değerini bilerek hareket etmemiz gerektiğinin ikimiz de farkındayız.

İlk görüşmede ne geçti? Orada nasıl bir sohbet oldu?

Ben Aleyna’yı gördüm, Aleyna beni gördü. Aleyna bana “İşte, ben.” dedi. Ben de ona bakıp “İşte 5 sene sonraki ben.” dedim. Çünkü Aleyna bu sektörde benden çok daha önce vardı ve çok daha deneyimi var. 5 senelik bir geçmişi var. Hatta geçen gün Aleyna ile konuşurken “5 senedir ben bu piyasanın içindeyim. Bir şeyler üretiyorum, bir şeyler yapmaya çalışıyorum.” dedi. Ben de ona 10 seneni yarısı yani 5 sene dedim. 10 olsa baya 10 senelik bir sanatçı olacak. Aleyna ben de sektöre ilk girdiği zamanı gördü. Ben de Aleyna’da bu sektörde biraz daha olgunlaşmış beni gördüm. Güzel bir meç olduğumuzu düşünüyorum.

Acun Bey ile bu proje konuşuldu. Böyle bir teklif geldiğinde ne hissettiniz?

O detaya çok girmeyeyim. O da bize özel kalsın. Ama çok güzel duygular paylaşıldı orada.

En son en çok hüzünlendiğin anı paylaşabilir misin?

İyi bir hüzün bu. Vay be deyip başarıma hüzünlenmiştim. Ben iyi şeylere de hüzünlenirim. Ben kendini üzmeyi seven bir çocuğum. O hüzünden de biraz besleniyorum ben.

En son en çok neye şaşırdın?

Seren Serengil’in bir sabah programı var, ben izliyorum. Bircan Bali, benim hakkımda bir şeyler yapıyor, çok tatlı bir çocuk diye bahsediyor. Seren Serengil “Ben Cemal Can’ı tanımıyorum.” dedi. Sonra baktım ki Seren Serengil beni İnstagram’dan takip ediyormuş. Ama tanımıyorum dedi. Ben de geri döndüm ona ama hala tanışmıyoruz. Demek ki kendimi tanıtmam gerekiyor. Selam, ben Cemal Can yazabilirim.

En son en çok neyi yanlış anladın?

Bazen o kadar çok şeyi yanlış anlıyorum ki. Beni tanıyan insanlar bu özelliğimi bildikleri için bana anlatıyorlar. Herhalde en son set ortamında bir şeyi yanlış anlamış olabilirim.

En son en çok neye hayır dedin? Dün hayır dedim. Annem bir yatak çarşafı almıştı ve yeni gelin çarşafı gibi bir şeydi. Ona hayır dedim. Hiç benlik bir şey değildi ve 5 tane almış o çarşaftan.

Çoğu kişi öyle biliyor ama aslında doğrusu ………… . Ailem öyle biliyor ama doğrusu şu diyebilirim. Bazı dersleri yapamadığımı söyleyip özel hoca isteyip özel ders alıyordum. Ama özel ders almama rağmen hocayı ayartıp odada hocamla sohbet ediyordum. Sınavlarda da kopya çekeceğime inanıyordum. Bu gerçekleşiyordu ve kopya çekip yüksek not alıyordum. Ama bilgi gerektirmeyecek derslerde bunu yapıyordum. Çünkü annem kendi isteği ile fen okutmaya çalıştı. Ben fizik, kimya ve biyolojiden özel ders alıyordum.

Tam o anda ………. olmuştu ve heyecanımı içimde tutamamıştım. Acun ağabey, yarışmada yaptığımız canlı yayında 1 milyona ulaştığımızı ünlüler takımına asla söylemeyeceksiniz demişti. Ben de o an tutamadım bir anda ağzımdan çıktı. Biraz boşboğazlık da var onu hissediyorum. O tezcanlılığımdan kaynaklanıyor olabilir diye düşünüyorum.

Sadece ……….. anlarımda huysuz olurum. Özel alanıma müdahale edildiğinde çok rahatsız olurum. Kendimi dinleme alanıma dışarıdan bir temas hissedersem gerçekten ben de kızarım. O benim özel alanım ve saygı duyarım. Saygı duyulmasını da isterim.

O sürprizi gerçekten anlamamıştı. Sence neden?

Belli olan sürprizler yaparım. Belki bana bir sürpriz yapılmıştır da ben anlamamışımdır.

Onu nasıl sevdiğini tarif eder misin? Ben dokunarak seviyorum.

Sevmenin sen de yarattığı his ne oluyor?

Güzel bir elektrik oluşuyor ve sevgi oluyor.

Arkadaş bunca yıl geçti hala aklımdadır. Ne saçma bir anıydı.

Kreşte altıma kaçırmıştım. Sonra annem ışık hızıyla gelip toparlamıştı durumu.

O gün o kararı verseydik bugün ne olurdu acaba? O gün o kararı verseydim bugün burada olmazdım. Doktor olsaydım şu an burada olmazdım. Bir yerlerde sınıf geçmeye çalışıyordum.

Parayla elde edemeyeceğim bir duyguydu. Sörvayvır, parayla elde edemeyeceğim bir duyguydu.

Sörvayvır muydu orada şampiyon olmak mıydı?

Sörvayvır’ı yaşamaktı, yemişim birinciliği. Orada 6 ay yaşadım, dizimdeki yaralar hala duruyor. Sonuna kadar gittim ve elimden ne geliyorsa yaptım. Orada tek başıma çok zorlandığım anlar oldu. Çok güzel hissettiğim zamanlar da oldu. Ama büyük bir yansıması daha zordu. O zorlukları parayla bile yaşayamazdım. Çünkü milyonlar arasından seçilip gittim. 4 senedir ben katılmak istiyordum. Ama bir türlü ikna edemedim, 2020 senesine kadar. Demek ki 2020 benim yılım olacakmış ki bu zaman doğru zaman oldu. Çünkü kendim için bir olgunlaşma sürecini geçirmem gerekiyordu. Diğer senelerde ben oraya gitsem çoktan gemileri yakardım. Yine bir adaptasyon süreci geçirdim ama o süreci çok güzel bir şekilde toparladım. Bir düştüysem iki kalktım, üç kalktım, daha fazla kalktım. O yüzden orayı ne kadar paran olursa olsun yaşayamazsın.

Danla ve senin arkadaşlığın ortadayken insanlar neyi merak ediyor?

Bazı insanlar, bizim gibi arkadaşlık edemedikleri için bu konu sürekli konuşuluyor. Gayet normal gayet eğlenceli bir arkadaşlığımız var. İkimizin sosyal medya hesabı olmadan önce de öyleydi sosyal medya hesabı olduğunda aynı şekilde devam ediyor. Kamera kapandıktan sonra evdeki halimiz kamera karşısındaki halimizin çarpı bin 500 katı. Bazen Damla’nın evindeki kameralardan ne yaptığımızı izliyoruz. Gülmek için 3 günlük konu çıkıyor bize. Ama hep bir gizem aranıyor gibi. Demek ki tılsımlı bir arkadaşlık ve bu böyle konuşuluyor. Cemal Can, Danla sayesinde gibi yazıldı, çizildi. Damla benim 7 senelik arkadaşım. Damla beni desteklemeyip Yasin’i mi destekleyecekti? Eğer Damla katılsaydı Sörvayvır’a sonuna kadar onu desteklerim.

Dilediğin kişiye dilediğin bir soruyu 83 milyonun izlediğin bir programda sorma imkanı verildi sana. Bu kim olurdu ve ne sorardın? Belki o insanı rencide ederim diye 83 milyonun önünde sormazdım onu. Bireysel bir şekilde sorardım. O soru, karşı tarafa kendini kötü hissettirecek ise asla böyle bir girişimde bulunmazdım.

Genelde Yeşilçam sanatçıları konuyu istediği yere getirir ya sende de öyle bir şey var. Beni Yeşilçam jönüne mi benzettin yoksa? Ah, keşke Cüneyt Arkın olabilsem. Büyük idolüm.

Kaynak: Hürriyet



] }

Bir cevap yazın